Birleşmiş Milletler Kadın tarafından pandemi süreci içinde “COVID-19 Kadınlara Yönelik Şiddetin Sonlandırılması” başlıklı bir rapor yayınlandı. Sendikamız Uluslararası İlişkiler Departmanı tarafından özet çevirisi yapılan rapor, kadınların salgın sürecinde yaşadıkları şiddetin arttığını herkes için zor geçen karantina dönemini kadın ve kız çocuklarının daha da ağır yaşadığını gösteriyor.
Birleşmiş Milletler kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti, farklı kültür, eğitim, gelir düzeyi, farklı gelenekleri kesen en yaygın insan hakları ihlali olarak tanımlıyor. Kadınlara yönelik erkek şiddettin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmeden kadın cinayetlerinin, kadınlara yönelik fiziksel ve psikolojik, ekonomik ve cinsel tacizin önüne geçmek mümkün değil. Bunun için de başta devletler olmak üzere tüm kurumlara, sendikalara meslek odalarına, siyasi partilere büyük sorumluluklar düşüyor. Programlarında, eylem ve faaliyetlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek çalışmalarını yürütmeleri kadına yönelik şiddetin azalması ve kadın erkek eşitliğinin sağlanmasının adımı olacaktır.
Olağan dönemlerde, kadına yönelik şiddet çözülmesi gereken çok önemli bir problem olarak karşımızda duruyorken, içinden geçtiğimiz Covid-19 salgını sürecinde alınan olağanüstü önlemler kadına yönelik şiddetin arttığını gösteriyor. Tüm dünyayı ekonomik ve sosyal olarak etkileyen ve hâlâ etkisi devam eden bu süreçte, kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetin orantısız bir şekilde artması bu alana yönelik programları ve tedbirleri acilen gözden geçirmeyi, etkinliğini arttırmayı yasa yapıcılarının önüne koyuyor.
Birleşmiş Milletler Kadın tarafından pandemi süreci içinde “COVID-19 Kadınlara Yönelik Şiddetin Sonlandırılması” başlıklı bir rapor yayınlandı. Sendikamız Uluslararası İlişkiler Departmanı tarafından özet çevirisi yapılan rapor, kadınların salgın sürecinde yaşadıkları şiddetin arttığını herkes için zor geçen karantina dönemini kadın ve kız çocuklarının daha da ağır yaşadığını gösteriyor.
Raporda, Kadına yönelik şiddetin çok yaygın olmasına rağmen çoğunlukla rapor edilemediğinin ve şiddete maruz kalan kadınların, yüzde 40’ından azının bu suçlarla ilgili şikâyette bulunduğu vurgulanıyor.
Dünya genelinde son 12 ay içerisinde, 15-49 yaşları arasında 243 milyon kadın eşi ya da sevgilisi tarafından cinsel ve/veya fiziksel tacize maruz kaldılar.
2017 yılında 87 bin kadın öldürüldü ve bu cinayetlerin büyük bir çoğunluğu kurbanın en yakınındaki erkekler tarafından işlendi.
Pandemi sürecinde ise;
- Fransa’da, 17 Mart’ta başlayan sokağa çıkma kısıtlamasından itibaren ev-içi şiddet şikâyetleri yüzde 30 arttı.
- Arjantin’de 20 Mart’ta başlayan sokağa çıkma kısıtlaması itibariyle ev-içi şiddet vakaları nedeniyle acil durum aramaları yüzde 25 oranında arttı.
- Kıbrıs ve Singapur’da destek hatlarına aramalarda sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 33 oranında artış yaşandı.
- Kanada, Almanya, İspanya, İngiltere ve ABD’de ev-içi şiddet ve acil sığınak talepleri arttı.
- Ev-içi şiddet barınakları kapasitelerinin sınırlarına vardılar veya karantina koşulları nedeniyle daha fazla ihtiyaç duyan kadınları alamıyorlar. Bazı durumlarda ise, sağlık merkezleri olarak kullanılıyorlar.
- Avustralya’da yapılan bir araştırma sonuçlarına göre yardım çalışanlarının yüzde 40’ı, kendilerine daha fazla yardım talebi geldiğini belirtmiş. Bunların yüzde 70’i ise, vakaların COVID-19 sürecinde daha da zor bir hale geldiğini dile getirmiş.
- Sağlık çalışanları COVID-19’a karşı mücadelenin ön saflarında yer alıyor ve yüzde 70’i ise kadınlardan oluşuyor. Bu çalışanlar gerek sağlıkları gerekse güvenliklerine yönelik çoklu risklerle karşı karşıyalar. Çin, İtalya ve Singapur’da sağlık çalışanlarına yönelik hem fiziksel, hem sözlü saldırılar gerçekleşti.
- Ayrıca teknolojinin toplumsal cinsiyete dayalı yarattığı eşitsizlik de düşünülürse, birçok ülkedeki kadınlar, özellikle de ayrımcılığın çoklu formlarına maruz kalanlar, mobil telefona, bilgisayara veya internete erişimde sıkıntılar yaşadılar.
- İtalya’da ev-içi şiddet destek hattı, birçok kadın için eve kapanma sürecinde yardım istemenin daha da zorlaşması nedeniyle, Mart’ın ilk iki haftasında yüzde 55 daha az çağrı aldıklarını açıkladı.
- Gelen çağrılarda benzer bir düşüş Fransa’nın kuzeyinde bir kadın barınakları ağı tarafından da bildirildi.
- Eldeki veriler, erkek şiddetine maruz kalan kadınların yüzde 40’ından azının herhangi bir yardım talebinde bulunduğunu ve yardım talebinde bulunan kadınların ise yüzde 10’undan azının polisten yardım istediğini gösteriyor.
- Sosyal mesafe uygulamaları nedeniyle, hareketlerin sınırlandığı ve kaliteli temel hizmetlere erişimin kısıtlı olduğu bu dönemde, telefon, e-mail veya diğer platformlar aracılığıyla destek sunuldu ancak destek taleplerinin miktarı azaldı.
- Kadınların teknolojiye erişimi olan yerlerde ise online şiddet artıyor. Avrupa Birliğinde COVID-19 salgınından önce 15 yaşın üstündeki her 10 kadından 1’i bir siber-tacize uğradığını belirtmiş (İstemeden, saldırgan veya cinsel içerik barındıran e-mail, SMS mesajları almak veya sosyal medyada saldırgan veya uygun olmayan hareketlere maruz kalmak gibi).
- Europol’e göre, çocuk istismarına yönelik online faaliyetler, eve kapanma sürecinde artmış.
- Milyonlarca kadın bu süreçte video-konferansı iş veya ders için sıklıkla kullanıyor ve çeşitli medya kaynaklarında belirtilen verilere göre, farklı online taciz biçimleri de yaygınlaşıyor (Takip, cinsel taciz, cinsel trolleme gibi). Örnekler arasında, bir telekonferansa bağlanmaya çalışırken talep edilmeden gönderilen pornografik videolar da var.
- Kadına yönelik şiddet vakalarının artmasının yanı sıra, vakaların şiddeti de artıyor. Ebola salgını daha önce, kriz bağlamlarında şiddetin çoklu biçimlerinin arttığını göstermişti; çocuk kaçakçılığı, çocuk evliliği, cinsel istismar ve şiddet gibi. COVID-19’da mevcut durumda muhtemelen benzer trendleri ortaya çıkaracaktır. Sosyal mesafe uygulamasının sokakları ve toplu taşımayı boşalttığı koşullarda kamusal alanlarda kadına yönelik şiddet ve cinsel şiddet de artacaktır.
- Sosyo Politik Saha Araştırması Merkezi tarafından yapılan araştırma, Birleşmiş Milletler raporuna paralel olarak kadına yönelik şiddetin Türkiye’de de arttığını gösteriyor. Sosyo Politik Saha Araştırması Merkezi’nin 3-8 Nisan 2020 tarihlerinde 28 kentte yaşayan 1873 kadının katılımı ile yapmış olduğu araştırma Türkiye tablosunu ortaya koyuyor.