Yüzde 20 Ek Zam Talebiyle Mücadeleye başlıyoruz.

Sendikamız, işçilerin ücretlerinin biraz olsun rahatlatıcı bir duruma gelmesi amacıyla öncelikle MESS ile yapılan 2021-2023 dönemi Grup Toplu İş Sözleşmesi kapsamındaki işyerlerindeki üyelerimiz için, 31 Aralık 2022 tarihindeki ücretlere, 1 Ocak 2023 tarihinden geçerli olmak üzere, yüzde 20 oranında bir zam yapılmasını ... 48.04TL/saat (2023 asgari ücreti +%8 ) altında kalan ücretlerin buraya çekilmesini talep etmektedir.

Yüzde 20 Ek Zam Talebiyle Mücadeleye başlıyoruz.

İktidarın sermaye yanlısı ve emek karşıtı politikaları uzunca bir dönemdir devam ediyor. Bu politikalar özellikle son bir yıldır işçilerin ve emekçilerin şiddetli bir şekilde yoksullaşmasına neden olmuştur. İşçiler, ağır çalışma koşulları altında, uzun sürelerle çalışmaya zorlanmakta, iş cinayetlerine ve yaralanmaya maruz kalmaktadır. Ağır çalışma koşulları yanında, alınan ücretler ise gerçekçi olmayan enflasyon karşısında erirken, sermayedarlar ise karlarını artırmaya devam etmektedir.
 
Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşunun (İSO 500) verilerine göre işçinin net katma değerden aldığı pay giderek düşmektedir. Maaş ve ücretlerin net katma değerdeki payı 2012 yılında yüzde 55 iken, bu oran 2014 yılında yüzde 57,5’e kadar çıkmış, 2020’de ise yüzde 44,5’a gerileyen emekçinin payı, 2021’de yüzde 32,1’e kadar düşmüştür.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yıllık sanayi ve hizmet istatistiklerine göre üretim değerlerine kıyasla çalışanların maliyeti 2016 yılında yüzde 15 seviyesine ulaşmış, ancak son araştırmaya göre bu oranın yüzde 10'lara çekildiği görülmüştür.
 
Bu ve benzeri birçok veri, son yıllarda emekçilerin giderek fakirleştiğini; sermayenin ise karlarını giderek artırdığını ortaya koymaktadır.
İşçiler, gündelik hayatlarını sürdürmek için açıklarını borçla kapatma yoluna gitmekte ve bu amaçla kredi kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Günlük kredi kullanımı belirgin bir hızlanmaya işaret etmektedir. Kredi kullanma zorunluluğu, maalesef işçilerin sermayeye bağımlılığını da artırmaktadır.
Açlık ve yoksulluk düzeyinde yaşamlarını sürdürmek durumunda kalan işçiler, ağır koşullarda sadece fiziken değil, ruhsal olarak da oldukça kötü bir dönem yaşamaktadır. Bir araştırmaya göre Türkiye’de çalışanların stresi rekor seviyededir ve iki çalışandan biri gün içinde öfke ve endişe yaşamaktadır. Türkiye’de üç çalışandan ikisi ağır stres altında olduğunu söylerken bu oranla dünyada ilk sırada yer almıştır.
 
Bütün bu olumsuzlukların kaynağı elbette iktidarın işçileri yok sayan sermaye yanlısı politikalarıdır. Bunun yanı sıra açgözlü işverenlerin de daha fazla kazanma hırsı işçi ve emekçileri canından bezdirir hale getirmiştir. Bu duruma daha fazla dayanmak giderek güçleşmektedir.
Türkiye 3 haneli enflasyonları daha önce de yaşamıştır. 1990’lı yılların ortalarında yüzde 150’yi aşan enflasyonlu günler bilinmektedir. Ancak, 1 yıl gibi kısa bir sürede, bu kadar şiddetli ve hızlı bir biçimde enflasyonun yükseldiği hiç olmamıştır. Önümüzdeki aylarda baz etkisi ile resmi enflasyon rakamlarının aşağıda düşecek olmasının bizi yanıltmamalıdır. Hiçbir mal ve hizmetin fiyatının düşmesi, ucuzlaması söz konusu değildir. Aksine fiyat artışları sürmektedir.
Diğer yandan, gelinen noktada toplumun bütün kesimlerinin hemfikir olduğu nokta ise, TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonun gerçeği yansıtmaktan çok uzak olmasıdır. Nitekim TÜİK enflasyonuna inanan hiç kimse kalmamıştır.
Bilindiği üzere, metal sektöründe yapılan toplu sözleşmelerle ücret zamları 6’şar aylık dönemler halinde belirlenmektedir. İşçiler, esas zammı ise genelde ilk 6 aylık dönemde almakta, toplu sözleşmelerin kalan 1,5 yıllık dönemindeki 6’şar ayda bir alınan ücret zamları ise çoklukla enflasyon oranında olmaktadır. Son 1 yıllık süreçte resmi enflasyon oranında ücret zammı alan metal işçilerin ücretleri ise erimiş, reel kayba uğramıştır. Ayrıca emekçiler açısından hem dolaylı, hem de doğrudan vergilerde uygulanan adaletsizlik ve en önemlisi vergi dilimlerinden doğan haksızlık, işçilerin aşırı vergi yükü altına girmesine neden olmakta ve yıl içindeki gelirlerini aşağı çekmektedir.
Metal işçilerin bir bölümünün toplu sözleşmesi MESS ile yapılmakta olan Grup Toplu Sözleşmesidir ve bu sözleşmenin yeni dönem başlangıcı 2023 yılı 1 Eylül’üdür; ancak sözleşmeler 4-5 ay sonra imzalanabilmektedir. Dolayısıyla yeni dönemi kapsayacak toplu sözleşmesine 1 yıl vardır. Öte yandan, işçilerin 1 yıl bekleyecek sabrı ise kalmamıştır. Bu nedenle ek zam talebi kaçınılmaz hale gelmiştir.
İşçilerin yaşadığı bu ağır yoksullaşma ve reel ücret kayıplarını bir nebze olsun azaltmak için, Birleşik Metal İş Sendikası yeni yıla yüzde 20 ek zam talebi ile girmektedir ve bunu alma çabası ve mücadelesi içinde olacaktır.
Ardı ardına yapılan zamlar işçilerin alım gücünü alabildiğine düşürmüş ve ücretleri eritmiştir. Tüm yurttaşlar gibi, işçiler ve emekçiler nerdeyse sağanak halinde yağan zam dalgasının altında inim inim inlemekte, yarını için daha fazla kaygılanmaktadır.
İşçilerin bu ücretlerle yaşaması, asgari ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. İşçilerin içine girdiği bu cendereden kurtulmaları, biraz olsun nefes almaları için ek zam zorunlu ve kaçınılmaz hale gelmiştir.
Sendikamız, işçilerin ücretlerinin biraz olsun rahatlatıcı bir duruma gelmesi amacıyla öncelikle MESS ile yapılan 2021-2023 dönemi Grup Toplu İş Sözleşmesi kapsamındaki işyerlerindeki üyelerimiz için, 31 Aralık 2022 tarihindeki ücretlere, 1 Ocak 2023 tarihinden geçerli olmak üzere, yüzde 20 oranında bir zam yapılmasını, bu uygulama sonrasında toplu sözleşmemizin Asgari Ücret başlıklı 44. Maddesine ve maddenin atıfta bulunduğu İş Gruplandırmasında İşe Giriş, Adaylık ve Terfi Yönetmeliği’nin “Grup Ücretine İblağ” başlıklı 9. Maddesine istinaden 48.04TL/saat (2023 asgari ücreti +%8 ) altında kalan ücretlerin buraya çekilmesini talep etmektedir.
Tüm veriler, işverenlerin yüksek oranlı karlar elde etmeye devam ettiğini göstermektedir. İşçiler yoksullaşırken, onlar karlarına kar katmaktadır. Şimdi sıra işverenlerdedir ve işçilerin bu haklı talebinin gereğini yerine getirmelidirler.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU