5 Şubat'ta grevdeyiz!..

Genel Başkanımız Adnan Serdaroğlu'nun 19 Ocak Gebze Mitinginde yaptığı konuşma:

Merhaba dostlar
Merhaba sendikamızın mücadeleci üyeleri
Merhaba bu keskin havada bir araya gelen, ekmeğine ve emeğine sahip çıkan metal işçileri,
Merhaba bizi yalnız bırakmayan, dayanışma için burada olan sınıf dostları
Hepinizi şahsım ve sendikam Birleşik Metal-İş adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Mitingimize hoş geldiniz.

Sendikamızın örgütlü olduğu 41 fabrikada yaklaşık 10 bin işçi adına yürüttüğümüz, metal işkolu grup toplu iş sözleşmesi grev aşamasına geldi.
Ekim ayında başlayan görüşmeler boyunca ve sonrasında işverenlerin sergilediği uzlaşmaz tutum bugün de sürüyor. 
Şimdi burada, bugün Gebze’de, işçilerin taleplerini görmezden gelen patronlara karşı artık son uyarımızı yapmak için toplandık.

Kardeşlerim,
Sermaye sınıfının dizginlenemez bir kar hırsı var. 
Kapitalist düzen, patronların bu kar hırsıyla işçi sınıfının üzerinde vahşi bir egemenlik kurmuş durumda.
İşte bunun sonucu dünyada, belki de tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir eşitsizlik yaşıyoruz.
Başka hangi düzende dünyadaki servetin yarısı sadece 26 para babası milyarderin elinde toplanabilirdi? 
Başka hangi düzende 2 milyar insan yoksulluk, 750 milyon insan açlık sınırında gelirle yaşamak zorunda kalırdı?
Bu kapitalizmin vahşi yüzüdür. Bu eşitsizliğin sebebi sermaye sınıfıdır.

Biden bu eşitsizliğe razı olmamızı istiyorlar. 
İstiyorlar ki Türkiye’de aylık geliri, ortalama gelirin yüzde 60’ından daha az olan 17 milyon yoksulun varlığını kabul edelim.
İstiyorlar ki Türkiye’de 850 liranın altında gelirle yaşayan 8 milyon kişi olmasını normal karşılayalım.
Zenginlerin servetlerine servet katarken yoksulların sayısının her geçen gün artmasına ses çıkarmayalım.
Bu eşitsizliğe eyvallah diyelim, yoksulluğu kader sayalım.

Dostlar,
Ülke ekonomisin büyüdüğü dönemde bile milyonlarca insan yokluk içinde kalıyorsa,
Buna rağmen bir avuç insan sürekli zenginleşiyorsa,
Bu işte bir tuhaflık yok mudur?
Kimler milyonlar yoksullaşırken sürekli zenginleşiyor?
Tabi ki biz değiliz, Tabi ki biz işçiler değiliz.
Zenginleşen patronlardır.
Banka baronları, silah tüccarları, otomotiv tekelleri, demir-çelik patronları, AVM sahipleri… Koçlar, Sabancılar, Şahenkler, yandaş ihalecilerdir.
Onlar bu büyük zenginliğin üzerine, işçilerin yarattığı tüm değerlere el koyarak oturuyorlar.

Üstelik patronlar zenginleşmeye devam etsin diye devletin tüm imkânları seferber ediliyor.
TÜPRAŞ’ı hatırlıyorsunuz değil mi? 
Fabrikayı devletten birkaç yıllık karı kadar paraya satın alan KOÇ grubu, sonrasında işletmeye yapılan tüm yatırımlar için de teşvik almaya devam etti.
Ne güzel değil mi?
Halkın vergileriyle yapılan kamu malını, devletten üç kuruşa satın al! 
Üstüne, yaptığın yatırımın parasını da devletten al!
Yetmedi her yıl vergi, stopaj, enerji gibi ödemelerde de indirim al!
Dostlarım.
Böyle o kadar çok örnek var ki.
Bizlerin vergileriyle, ücret kesintileriyle oluşan kaynaklar, 
Teşvik, hibe, borç yapılandırılması adı altında sürekli sermaye kesimine aktarılıyor.

Peki siz hiç evine gelen doğalgaz faturasını ödeyemeyen işçiye
borcu için devletin teşvik verdiğini duydunuz mu? 
Aranızda kredi kartı borcunu ödeyemediği için devlet desteği alan oldu mu?
Yoktur çünkü bu destekler bizlere değil patronlara verilmektedir.
Yıllardır işsizlik sigortası fonundaki paralarımızı patronlara dağıtıyorlar. 
Şimdi de kıdem tazminatı fonu adı altında tazminatlarımızı kuşa çevirip, kalanı da patronların kullanıma açmak istiyorlar.
Ülkeyi yönetenler işçinin cebinden patronların kasasını doldurmaktan başka bir ekonomi yönetimi bilmiyor.

İşçi kardeşlerim, dostlarım
MESS, işte bu ortamdan cesaret alarak metal işçilerinin haklarını budamak ve ücret düzeyini düşürmek istiyor.
MESS, kriz fırsatçılığı yapmak istiyor.
Toplu sözleşmeler işçilerin haklarını koruyup geliştirdiği kazanımlardır. 
Toplu sözleşmeler patronların işçilerden sürekli yeni fedakârlıklar talep ettiği gündemler değildir.
Ama MESS bunu yapıyor. Toplu sözleşmeyi kendi dayatmalarıyla tıkıyor.
Neler bunlar, kısaca hatırlatmak istiyorum;
MESS toplu sözleşmenin iki değil, üç yıllık olmasını dayatıyor. Oysa geçtiğimiz dönem bu dayatmanın metal işçileri için grev nedeni olduğunu unutmuşa benziyor.
MESS, esnek çalışma istiyor. İstediğim gibi işçi alayım, istediğim gibi çıkarayım, istediğim sürelerle çalıştırayım diyor.
İkramiyelerden kurtulmak istiyor. Henüz ikramiyeleri kaldıralım diyemiyor ama bunun yolunu açmak istiyor. 
Ve MESS sefalet ücreti öneriyor. Şu ana kadar önce yüzde 6, sonra yüzde 8 zam teklif etti. İşçilere hakaret saydık, tartışmaya bile değer bulmadık.

Buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bu ekonomik şartlarda, 
bu hayat pahalılığında, 
bu işsizlik ve yoksulluk ortamında
patronların metal işçisine yaptığı dayatmalar en hafif deyimiyle vicdansızlıktır. 
Aç gözlülüktür. 
İşçiyi yok saymak, ne halin varsa gör demektir.

MESS genel sekreteri kamuoyuna açıklama yapıyor. Diyor ki, “işçilerin talepleri Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik şartlara uygun değil!”
Neymiş ülkenin gerçeği?
Kriz varmış!
Bak bu doğru işte. Ülkede bir kriz var. 
Ama bu krizde siz kazanmaya devam ettiniz, işçilerse eridi, yoksullaştı.
Önümüzdeki günlerde metal işçisinin gerçeği ismiyle yayınlayacağımız raporda bu durumu daha ayrıntılı bir şekilde kamuoyu ile paylaşacağız.
Krizin başladığı yıl olan 2018’de Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşu içinde yer alan metal işletmelerinin yüzde 94’ü yılı yüksek karlarla kapattı.
Bir önceki yıla göre daha az kazandılar belki ama 2019 yılını da yine karla kapattılar.
Biz çalıştık, gece gündüz demeden, fazla mesailerle ürettik patronlar kazandı.

Şimdi karlar biraz düşünce faturayı işçiye çıkarmaya çalışıyorlar.
Biz zaten yeterince fatura ödüyoruz.
Bize “ülkenin ekonomik gerçekliğiyle uygun şeyler istemiyorsunuz” diyorlar ya…
Ülkenin ekonomik gerçeği işçilerin geçinemiyor olmasıdır.
Metal işçisi geçinemiyor.
Metal işçisinin parası pul oldu.

Taleplerimiz ülke gerçekliğine uygun değilmiş!
Alın size ülke gerçekliği;
Son iki yılda elektriğe yüzde 71 zam geldi
Dört yıl içinde 14 milyon kişinin elektriği, 5 buçuk milyon kişinin doğalgazı kesildi.
Doğalgaza art arda yapılan iki zammın ardından, işçilerin ısınma gideri son üç ayda yüzde 30 pahalandı.
İşte size ülke gerçekliği!
Patronlar işçilerin içinde bulunduğu bu gerçekliğe gözlerini kapatmaya devam edeceklerse kendileri bilir. 
Kendileri bilir, işte metal işçileri burada. 
Metal işçileri günlerdir bu gerçeği haykırıyor. 
Günlerdir fabrikalarda uyarı eylemleri yapıyor. 
Organize sanayi bölgelerinde yürüyüşler yapıyor.
Ve artık bıçak kemiğe dayandı. 
Artık Sabrımız taştı. 
Artık grev kapıda.

Değerli kardeşlerim.
AKP hükümeti ile patronlar el birliği ile geçtiğimiz yıl işçi ücretlerini baskılamayı başardılar.
2019 yılı büyük işletmelerde, sektör sözleşmelerinde ve kamuda işçilere çok düşük ücret artışlarıyla kapandı.
TÜPRAŞ’ta, Türk Hava Yolları’nda, Tekstil’de, Kamu sözleşmesinde, devlet memurlarının sözleşmelerinde ücret artışları asgari ücret artışının da altında gerçekleşti. 
Asgari ücrete ise sendikaların talep ettiği artışın çok altında artış yapıldı. 
Şimdi bu düşük zam uygulamasını metal işkolunda da sürdürmek istiyorlar.
MESS’in önerdiği ücret artışı, iktidarla birlikte işçi ücretlerini en düşük düzeyde sürdürme politikasının parçasıdır.
Ama unuttukları bir şey var. 
Dayatmayı örgütsüz işçilere yapabilirsiniz ama örgütlü işçilere sökmez. 
İşte bu meydanda örgütlü işçiler var, boyun eğmeyen metal işçileri var, mücadelede kararlı işçiler var.

Dostlar. Metal işçileri kardeşlerim.
Patronlar bir de hükümetin grev erteleme uygulamasından cesaret alıyorlar. 
Bunu biliyoruz artık. 
İktidar grev söz konusu olduğunda da patronların bir dediğini iki etmiyor.
AKP iktidarı iktidara geldiği 2003 yılından buyana tam 251 işyerinde grev yasakladı. 
Bu işyerlerinde çalışan 193 bin işçinin Anayasal hakkı olan grev hakkını patronlar için engelledi.
Hepsinde de gerekçe olarak “milli güvenliği ve genel sağlığı tehdit ettiği” ileri sürüldü.
Grev anayasal bir haksa, 
Bu hak aynı zamanda devletin altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelerde tanınmışsa,
İşçilerin bu hakkı kullanması değil, bu hakkın engellenmesi milli güvenliği tehdittir. 
Yasa tanımazlıktır. 
Ben yaptım oldu demektir. 
Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.

Değerli kardeşlerim.
Etmedik zaten!
Geçmişte de etmedik, bugün de etmeyeceğiz
Bu meydanı dolduran metal işçilerinin grevi, geçmişte birçok kez hükümet tarafından yasaklandı.
2015’de, 2017’de 2018’de grup sözleşmelerimizde grevlerimizi bu şekilde engellemeye çalıştılar.
Bu yasaklara uymadık. 
Çünkü bu yasaklar Anayasaya aykırıdır.
Grev yasağına rağmen grev hakkımızı kullandık ve kazandık.
Üstelik bu yasaklama Anayasa Mahkemesi tarafından da mahkûm edildi. 
2015 yılında bakanlar kurulunun ertelediği MESS grevleri nedeniyle hükümet, Anayasa Mahkemesi tarafından suçlu bulundu ve metal işçilerine 50 bin lira maddi tazminat ödemekle cezalandırıldı.
Bu tazminat önümüzdeki grevde işçiler için kullanılmak üzere sendikamızın grev fonundadır.

Buradan bir kez daha hem patronları hem hükümeti uyarıyorum. 
Grevimizi ertelemeye kalkmayın.
Grev istemiyorsanız işçilerin içinde bulunduğu gerçekliğe uygun bir teklif verin. 
Biz grev meraklısı değiliz. 
Ama greve de her koşulda hazır olduğumuzu bilin.
Grev eğitimlerimizi tamamladık. Birleşik Metal-İş’in üyeleri greve hazır. 
Ama bunun yerine grev erteleyerek istediğinizi elde etme yoluna giderseniz, bizim tavrımız çok net olacak:
Grev yasağını tanımayacağız.
Anayasadan ve uluslararası sözleşmeden doğan grev hakkımızı her şart ve koşulda kullanacağız.

Değerli kardeşlerim.
Biz haklıyız.
Zenginliği biz yaratıyoruz. Payımızı istiyoruz.
Krizin faturasını üstlenmeyeceğiz. Bunu bizden kimse istemesin.
Grup sözleşmesinde artık son aşamaya geldik.
Hakkımız istiyoruz. 
Çoban ateşi yandı.
Fabrikalar ayakta. 
Bu yangını söndürmek istiyorlarsa ne yapılacağı bellidir. Metal işçilerinin talepleri karşılanmalıdır.
Karşılanmadığı takdirde Anayasal hakkımızı kullanacağız.
Bu hak grevdir.
Konuşmamı bitirirken bu kürsüden greve başlayacağımız günü de duyurmak istiyorum.
Sendikamız, şayet metal işçilerinin beklentisini karşılayan bir adım görmez, dayatmalar sürerse 5 Şubat tarihinde grev uygulamasına başlayacaktır.

Mücadelemiz kutlu olsun.
Metal işçilerinin kazanımı Türkiye İşçi Sınıfının kazanımı olacaktır.
Yaşasın mücadelemiz
Yaşasın DİSK Yaşasın Birleşik Metal-İş

Görüntünün olası içeriği: 6 kişi, gülümseyen insanlar, ayakta duran insanlar, ayakkabılar ve açık hava