YanMenu

16
Eki

Basın açıklaması

Birleşik Metal-İş Hukuk Dairesi tarafından, sendikamızın örgütlenme faaliyeti yürüttüğü işyerlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verdiği olumlu yetki tespitine karşı işverenlerce açılan itiraz davalarını ele alan bir rapor hazırlandı. Rapor, bu davaların işverenler tarafından nasıl sendikasızlaştırma aracı olarak kullanıldığını verilerle ortaya koyuyor.


Birleşik Metal İşçileri Sendikası Hukuk Dairesi olarak, sendikamızın örgütlenme faaliyeti yürüttüğü işyerlerinde toplu iş sözleşmesi (TİS) bağıtlamaya yetkili olunduğunun tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapılan başvurunun ardından Bakanlıkça düzenlenen yetki yazısına itiraza ilişkin yetki tespit davaları incelenmiştir.

Bu kapsamda 6356 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 07.11.2012 tarihinden 01.10.2024 tarihine kadar olan dönemde açılan olumlu yetki tespitine itiraz davalarının süreçleri irdelenmiş; davaların ne kadar sürdüğü, işverenlerin davayı uzatmaya yönelik davranışları ve bu davranışların yetki süreçlerine etkileri, yargılama sürelerinin üye sayılarına ve TİS imzalanma durumuna etkileri, mevcut yasal prosedürün işçilerin sendikal haklarını hayata geçirme ve korumada ne kadar etkili olduğu gibi hususlarla ilişkilendirilerek raporumuz hazırlanmıştır.

OLUMLU YETKİ TESPİT DAVALARI

Yukarıda tarih aralığı verilen süreçte yürütülen sendikanın yetki için yeterli çoğunluğu sağladığına ilişkin olumlu yetki tespitine karşı işverenler tarafından açılan itiraz davalarının toplam sayısı 146’dır. Söz konusu itiraz davalarından 115’i sonuçlanmış, 31 dava ise halihazırda devam etmektedir.

Sonuçlanan 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasından 107’si sendikanın lehine, 8’i ise aleyhine sonuçlanmıştır.

Aleyhe sonuçlanan 8 davadan 7’sinde işyeri-işletme itirazı nedeniyle yapılan inceleme neticesinde sendikanın yetkisiz olduğuna karar verilmiştir.

Özetle işverenler tarafından sendikanın TİS yapmaya yetkili olduğuna ilişkin Bakanlık yazısına yapılan itirazlardan yalnızca yüzde 6,95’unda Bakanlığın olumlu yetki tespitine karşın sendikanın yetkili olmadığına karar verilmiş, yüzde 93,05’i sendika lehine sonuçlanarak sendikamızın yetkili sendika olduğu kesinleşmiştir.

SÜRE YÖNÜNDEN YETKİ DAVALARI

Yetki tespitine itiraz, kanun gereği karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurmaktadır. Bu durumda TİS süreci resmi olarak başlatılamamakta, mahkeme kararıyla yetki kesinleşip, Bakanlık tarafından kesin yetki belgesi düzenlenene kadar süreç işletilememektedir. Bu nedenle davanın kısa sürede tamamlanması, yetkili sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi yönünden elzemdir. Ancak her ne kadar kanunda itiraz süreleri kısa tutulmuş ve bu davalar acele davalardan sayılmış olsa da uygulamada durum böyle olmaktan çok uzaktır. Yargılamanın oldukça uzun sürmesi nedeniyle birçok sendika yetki davasının sonuçlanmasının ardından mahkeme kararı lehine olsa ve yetkili sendika olduğu kesinleşse dahi işyerinde mevcut üye sayısı dava süresince düştüğünden toplu iş sözleşmesi imzalama olanağını kaybetmektedir.

Yaptığımız incelemede, yukarıda belirtilen dönemde açılan ve hâlihazırda sonuçlanmış olan 115 yetki tespit davasının açılış tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki süre dikkate alındığında davaların ortalama olarak 680 gün sürdüğü tespit edilmiştir. Bu süre yaklaşık 1 yıl 10 aya denk gelmektedir.

Feragat nedeniyle yargılama süreci normal seyrinden daha kısa süren 24 dava hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 785 gün yani yaklaşık 2 yıl 2 ay sürdüğü tespit edilmiştir.

DAVANIN YETKİSİZ MAHKEMEDE AÇILMASININ DAVA SÜRESİNE ETKİSİ

Hâlihazırda oldukça uzun süren yetki davalarında işverenlerin süreci daha da uzatmaya yönelik kimi hamleleriyle de sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bunlardan biri, özellikle son yıllarda giderek artan bir biçimde başvurulan ‘davayı yetkisiz mahkemede açma’ eğilimi olmuştur.

6356 sayılı Kanun’un 79. maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye ilişkin kurala yer verilmiş olup, “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemelerde görülür. Ancak yedinci ila on birinci bölümlerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar için, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir” denilmektedir. Yetki itirazına ilişkin hüküm ise kanunun sekizinci bölümünde yer aldığından yetkili mahkeme görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi olmaktadır. Görevli makam ise yine aynı kanunun 2. maddesinde “İşyeri toplu iş sözleşmesi için işyerinin, işletme toplu iş sözleşmesi için işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle yetki itirazına ilişkin davalarda yetkili mahkeme işyeri veya işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün bulunduğu yer mahkemesi olmaktadır.

Kanunda açık yetki kuralı bulunmasına ve özel yetki kuralı olduğu bilgisi yaygın olmasına rağmen davaların yetkisiz mahkemede açılması, sürecin uzaması için çoğunlukla kasıtlı yapılan bir davranış olarak karşımıza çıkmaktadır. Raporumuzda davanın yetkisiz mahkemede ikame edilmesinin dava sürecini ne kadar uzattığı hususu da incelenmiştir.

Buna göre, işverenlerin açtığı olumlu yetki tespitine itiraza ilişkin 146 davadan (sonuçlanan ve devam eden) 58’i yetkisiz mahkemede, 88’i yetkili mahkemede açılmıştır. Özetle davaların %39,75’i yetkisiz mahkemede açılmıştır.

Sonuçlanan ve yetkisiz mahkemede açılan 44 davanın yargılama süreleri incelendiğinde bu davaların ortalama 899 gün (yaklaşık 2 yıl 6 ay) sürdüğü görülmektedir.

Sonuçlanan ve yetkisiz mahkemede açılan davalardan “feragat” nedeniyle olağan seyrinden daha kısa sürede sonuçlananlar hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 1183 gün sürdüğü (yaklaşık 3 yıl 6 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.

Sonuçlanan ve yetkili mahkemede açılan 71 davanın ise yargılama süreleri incelendiğinde ortalama 545 gün (yaklaşık 1 yıl 6 ay) sürdüğü görülmektedir.

Sonuçlanan ve yetkili mahkemede açılan davalardan “feragat” nedeniyle olağan seyrinden daha kısa sürede sonuçlananlar hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 590 gün sürdüğü (yaklaşık 1 yıl 7 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.

ÖZETLE, DAVANIN YETKİSİZ MAHKEMEDE AÇILMASI YARGILAMA SÜRESİNİ ORTALAMA 1 YIL 7 AY KADAR UZATMAKTADIR.

İşverenler tarafından açılan olumlu yetki tespitine itiraz davalarından yetkisiz mahkemede ikame edilenlerin yıllara göre dağılım ve oranları ise şöyledir:

  • 2012’de 7 Kasım – 31 Aralık arasında açılan 7 davadan 2’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 28,57’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2013 yılında açılan 6 davadan 3’ü yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 50’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2014 yılında açılan 16 davadan 7’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 43,75’i yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2015 yılında açılan 10 davadan 3’ü yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 30’u yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2016 yılında açılan 17 davadan 3’ü yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 17,64’ü yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2017 yılında açılan 9 davadan 6’sı yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 66,6’sı yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2018 yılında açılan 4 davadan 2’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 50’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2019 yılında açılan 7 davadan 2’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 28,57’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2020 yılında açılan 9 davadan 6’sı yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 66,6’sı yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2021 yılında açılan 12 davadan 6’sı yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 50’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2022 yılında açılan 22 davadan 12’si yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 54’ü yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2023 yılında açılan 13 davadan 1’i yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 7,7’si yetkisiz mahkemede açılmıştır.
  • 2024 yılında açılan 14 davadan 5’i yetkisiz mahkemede ikame edilmiştir. Yani davaların yüzde 35,71’i yetkisiz mahkemede açılmıştır.

ÜYE KAYIPLARI

Sendikalar, örgütlenme faaliyeti yürüttüğü işyeri veya işletmelerde kanunda öngörülen çoğunlukta üyeliğin sağlanması ile Bakanlığa yetki başvurusunda bulunmakta, Bakanlık tarafından düzenlenen yetki tespitine itiraz ise kanun gereği mahkeme kararı kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurmaktadır. Böylece yargılama tamamlanana kadar işçilerin sendikal hakları kullanılamaz hale gelmekte, dava süresince de üye işçiler işverenin baskılarına karşı hukuki korumadan yoksun kalmaktadır. Uzun süren yargılama süreçleri boyunca işverenlerin üye işçilere yönelik ayrımcılık, baskı, işten çıkarma gibi yollara başvurduğu da bilinmektedir. Bu nedenlerle işçi sendikaları, yetki başvurusunun yapıldığı tarihle yetki itirazı davalarının karara bağlanarak kesinleştiği tarih arasında söz konusu işyeri veya işletmelerde ciddi üye kayıpları yaşamaktadır.

Yetki davalarının üye durumuna etkileri de tarafımızca incelenmiş olup, 07.11.2012 tarihinden 01.10.2024 tarihine kadar olan dönemde açılan ve hâlihazırda sonuçlanmış olan 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasında, sendikamızın yetki başvurusunda bulunduğu tarihle dava sonucu kararın kesinleştiği tarih arasındaki üye değişimlerine raporumuzda yer verilmiştir.

Davası sonuçlanan toplam 115 işyeri veya işletmeden 85’inde üye kaybı, 30 işyeri veya işletmede ise üye artışı yaşanmıştır. Üye kayıplarının oranlarına ilişkin tablo aşağıdaki gibidir:

Tablodan anlaşıldığı üzere, toplam 85 işyeri/işletmede yetki başvuru tarihi ile yetki davasının kesinleştiği tarih arasında üye kaybı yaşanmıştır. Bu işyeri/işletmeler 34’ünde üyelerin tamamı kaybedilirken üyelerin yarısından fazlasının kaybedildiği işyeri/işletmelerin sayısı ise toplam 64’tür.

Davası sonuçlanan ve üye kaybı yaşanan 85 işyerinde toplamda 3847 sendika üyesi kaybedilmiştir.

YARGILAMA SÜRESİNİN ÜYE DURUMUNA ETKİSİ

Yargılama süresinin üye kayıp veya artışına etkilerine ilişkin yapılan incelemede, üye artışı yaşanan 30 işyeri/işletmeye ilişkin davanın ortalama 476 gün (yaklaşık 1 yıl 4 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.

Üye kaybı yaşanan 85 işyeri/işletmeye ilişkin davalar ise ortalama 753 gün (yaklaşık 2 yıl 1 ay) sürmüştür.

Bu durum yargılama süresinin uzamasının üye sayısında ciddi düşüşlere neden olduğunu ortaya koymaktadır.

DAVA SÜREÇLERİNİN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ BAĞITLANMASINA ETKİLERİ

Yetki davalarının toplu iş sözleşmesinin bağıtlanmasına olan etkisi de çalışmamızda incelenmiştir. Yargılama süresince yaşanan üye kayıpları dava lehe sonuçlansa dahi sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalama olanağını ortadan kaldırabilmektedir.

Yukarıda belirtilen dönemde açılan ve hâlihazırda sonuçlanmış olan 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasının sonuçlanmasının ardından toplu iş sözleşmesi imzalanan işyeri sayısı 44’tür.

Davası sonuçlanan 71 işyerinde ise TİS imzalanamamıştır. Bu davaların sonuçlarına göre TİS imzalama oranları aşağıda verilmektedir;

Görüldüğü üzere, sendikanın lehine kesinleşen 83 davadan yalnızca 20’sinde toplu iş sözleşmesi imzalanabilmiştir.

İHTİSAS MAHKEMELERİNİN DAVA SÜREÇLERİNE ETKİSİ

Bilindiği üzere, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 25.11.2021 tarihli kararı ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda düzenlenen davalara bakmak üzere mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin kurulması sağlanmıştır. Böylece her adliyede 6356 sayılı Kanun’dan kaynaklanan davalar tek bir mahkemeye tevzi edilmektedir.

Söz konusu durumun dava sürelerini görece biraz daha azalttığı gözlemlenmektedir. İhtisas mahkemelerinin kurulduğu 25.11.2021 tarihinden sonra açılan davaların süreçleri de raporumuzda incelenmiştir.

Belirtilen tarihten sonra açılan olumlu yetki tespitine itiraz davası sayısı toplamda 51’dir. Söz konusu davalardan 23’ü sonuçlanmış, 28’i ise devam etmektedir.

Sonuçlanan 23 davanın yargılama süreleri incelendiğinde ortalama 436 gün (1 yıl 2 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.

Feragat nedeniyle sonuçlanan 3 dava hesaplamaya dahil edilmediğinde ise 464 gün (1 yıl 3 ay) sürdüğü tespit edilmiştir.

İhtisas mahkemelerinin kurulmasının yetkisiz mahkemede dava açılmasına herhangi bir etkisi olmamıştır. Söz konusu 51 davadan 19’u yetkisiz mahkemede açılmıştır.

İhtisas mahkemeleri kurulmasının ardından yetkisiz mahkemede açılan ve sonuçlanan 7 davada yargılama süresinin ortalama 629 gün (yaklaşık 1 yıl 8 ay) olduğu tespit edilmiştir.

Feragat nedeniyle sonuçlanan 1 dava hesaplamaya dahil edilmediğinde ise ortalama 661 gün (yaklaşık 1 yıl 9 ay) sürdüğü tespit edilmiştir. 

SONUÇ

Raporumuzda Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın yetki başvurularına ilişkin olarak 07.11.2012 – 01.10.2024 tarihleri arasında açılan davalarda özellikle yargılama sürecinin uzamasına neden olarak sendikanın toplu iş sözleşmesini bağıtlamasını zorlaştıran sorunlar irdelenmiştir.

Sonuç olarak;

  • Bakanlık tarafından sendikanın başvurusu üzerine düzenlenen ve sendikanın yetkili olduğunu tespit eden olumlu yetki yazısına itiraz davalarının lehe sonuçlanma oranının %93,05 olduğu tespit edilmiştir. 115 olumlu yetki tespitine itiraz davasından 107’si sendikanın lehine, 8’i ise aleyhine sonuçlanmıştır. Bu durum işveren itirazlarının büyük bir çoğunluğunun haksız itirazlar olduğuna işaret etmektedir.

  • Yetki tespitine itiraz davalarının ortalama 785 gün sürdüğü tespit edilmiştir. Bu süre yaklaşık 2 yıl 2 aya denk gelmektedir.
  • Belirtilen dönemde açılan yetki tespitine itiraz davalarının yüzde 39,75’inin yetkisiz mahkemede açıldığı tespit edilmiştir.
  • Davanın yetkisiz mahkemede açılmasının yargılama süresine etkisi de incelenmiş olup, yetkili mahkemede açılan davaların ortalama 590 gün (yaklaşık 1 yıl 7 ay) sürdüğü, yetkisiz yerde açılan davaların süresinin ise ortalama 1183 güne (yaklaşık 3 yıl 6 ay) çıktığı tespit edilmiştir.
  • Davalar sonucunda, toplam 115 işyeri veya işletmeden 85’inde üye kaybı yaşanmıştır. 85 işyerinden toplam 64’ünde yarıdan fazla üye kaybı gerçekleşmiştir. 34’ünde ise üyelerin tamamı kaybedilmiştir.
  • Üye kaybı yaşanan 85 işyeri veya işletmeye ilişkin davaların ortalama 753 gün (yaklaşık 2 yıl 1 ay) sürdüğü tespit edilmiştir. Yargılama sürecinin uzamasının sendikaların üye kaybetmesine yol açtığı görülmüştür.
  • Davası sonuçlanan ve üye kaybı yaşanan 85 işyerinde toplamda 3847 sendika üyesi kaybedilmiştir.
  • Yargılama neticesinde sendika lehine sonuçlanan yani sendikanın yetkili olduğu mahkeme kararıyla kesinleşen 83 işyeri veya işletmelerden yalnızca 20’sinde toplu iş sözleşmesi imzalanabilmiştir. Bu durum yargılama neticesinde işveren itirazının haksız olduğu ortaya konulmuş olsa dahi çoğunlukla TİS hakkının kullanılamadığını göstermektedir.

Özetle, ortaya çıkan sonuç, 6356 sayılı Kanun’la usul ve esasları belirlenen yetki ve toplu iş sözleşmesi prosedürünün, uygulamada sendikal hakların kullanımını zorlaştıran bir dizi soruna neden olduğuna işaret etmektedir. Uygulamada davaların uzun süre sürüncemede kalması, yetkili sendikaların süreç sonunda toplu iş sözleşmesi bağıtlama kabiliyetini ortadan kaldırmakta, dava süresince işveren baskısı gibi nedenler sendikasızlaşmaya yol açmaktadır.

 

Ankara Büyük İşçi Buluşması'nda bir kez daha "Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet!" talebimizi yükselttik, haklarımızın gasbına yönelik girişimlere asla izin vermeyeceğimizi vurguladık.


Konfederasyonumuz DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz!” sloganıyla düzenlediği Büyük İşçi Buluşmalarının dördüncüsü, dün yurdun dört bir yanından gelen işçilerin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi. 

Ankara Anıtpark'ta yapılan mitinge, DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve sendikamızın Genel Başkanı Özkan Atar, Genel Eğitim Sekreterimiz Özcan Atmaca, tüm şubelerimizden yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve aralarında Mersen grevcilerinin de olduğu yüzlerce üyemizle katıldık. Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi’nde toplanarak miting alanına mücadele sloganlarımız eşliğinde coşkuyla yürüdük. “Gelirde, vergide, ülkede adalet”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Hak hukuk adalet işçilerle gelecek”, “İnadına sendika inadına DİSK”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, bu sloganlar arasındaydı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, mitingde yaptığı konuşmada, “Yaşadığımız bu kara tablonun nedeni, ülkeyi 22 yıldır yöneten AKP’dir. Ülkede kriz var ama kriz bizim için var. TÜİK enflasyonuna inanan var mı? Çarşıda, pazarda enflasyonun düştüğünü gören var mı? ” dedi.

Ülkemizdeki enflasyonun nedeninin ücret artışları değil, şirketlerin aşırı kârları olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Biz vergimizi verirken milyonlarca lira kâr eden ama vergilerini sıfırladığınız şirketler, bankalardır enflasyonun nedeni! Biz vergide adalet istiyoruz! Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın. Çekin elinizi maaşımızdan, soframızdan! Vergide adalet için hazırladığımız yasa teklifinin Meclis’te yasalaşmasını istiyoruz!” diye konuştu.

Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan, haklarımızı tehdit eden emek düşmanı hedeflere de değinen Çerkezoğlu, “OVP’de kullan-at işçiliği var. Tamamlayıcı emeklilik sistemi (TES) adı altında işçi sınıfının 90 yıllık kazanımına, yani kıdem tazminatına çökme planı var. Haklarımızın, kıdem tazminatı hakkımızın gasbedilmesine asla izin vermeyeceğiz! İnsanca yaşamak istiyoruz!” ifadelerini kullandı.

Metal işçileri olarak sınıf kardeşlerimizle omuz omuza taleplerimizi haykırdığımız, haklarımıza göz dikenleri bir kez daha uyardığımız miting, halaylarla sona erdi. Gelirde, vergide, ülkede adalet mücadelemiz büyüyerek devam edecek. Bu ülkeye hak hukuk adalet biz işçilerle gelecek!

Fotoğraf ve videolar için bakınız: 

https://www.facebook.com/BirlesikMetal/videos/3999748043578656

https://www.facebook.com/BirlesikMetal/posts/pfbid0MZMdbf9JiRvFax36MM5HdZDHRBhzFqk8BjnRPnoW9yP9Qky1F6e2gCyf4JQRWk1il

https://www.facebook.com/BirlesikMetal/videos/889174133137717

https://www.facebook.com/BirlesikMetal/posts/pfbid02fh3m6thheL4oQJMwn3jqBaua1V49L9PYgZdREHkL395TcMbVg9asvgLvXicvEvzNl

https://www.facebook.com/photo/?fbid=1023511416483030&set=pcb.1023512616482910

https://www.facebook.com/BirlesikMetal/posts/pfbid0RLyeyzGypvw5dUdDNCcbA1juf9ACZRbuzDqBqDtA4dd4oVLSxpTArjVjjX3HfSJJl

 

 

 

 

 

 

Yetki sistemini düzenleyen kanun hükümleri değişmeli!



Anayasa Mahkemesi (AYM), sendikamızın yapmış olduğu üç başvuruda, yetki tespitine itiraz davaları nedeniyle “sendika hakkının ihlal edildiğine” karar verdi.

Sendikamız; Salko Bisiklet, Nuhtel Makina ve Günsan Elektrik işyerlerine ilişkin yapılan yetki tespitine karşı işverenler tarafından açılan itiraz davalarının uzun yıllar sürmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvuruda bulunmuştu. Anayasa Mahkemesi uzun süren yargılama süreçleri nedeniyle “sendika hakkının ihlal edildiğine” hükmetti.

AYM bu kararıyla Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine, sendikamıza da net 70.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Sendikamızın örgütlendiği birçok işyerinde yetki tespitlerine işverenler tarafından itiraz edilmekte, bu itirazlar neticesinde birçok işyerinde üyelerimiz ya toplu sözleşme hakkına çok geç kavuşmakta ya da birçok örnekte yaşadığımız gibi, sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma hakkına hiç erişememektedir.

Sendikamız da yargılama sürecinin uzunluğu nedeniyle üyelerinin sendika ve toplu sözleşme hakkının ihlal edildiğine yönelik olarak 2016 yılında örgütlendiğimiz Nuhtel Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. ve Günsan Elektrik Malzemeleri San. Ve Tic. A.Ş. ile 2017 yılında örgütlendiğimiz Salko Bisiklet San. ve Tic. Ltd. Şti. işyerlerindeki yetki tespitine itiraz davası süreçlerine ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur.

Söz konusu davalarda yargılamalar 4-6 yıl arası sürmüş ve Salko Bisiklet ile Nuhtel Makine’de yargılama süreci boyunca işverenlerin işten çıkarma, baskı ve tehditleri ile işyeri sendikasızlaştırılmış, süreç sonunda işyerlerinde sendika üyesi işçi yok denecek kadar azalmış olduğundan davalar sendikamızın lehine sonuçlanmış olsa da toplu iş sözleşmesi imzalanamamıştır.

Görüldüğü üzere, yargılama süreçleri işverenlere işyerini sendikasızlaştırmak, sendikaya üye olan işçileri işten çıkarmak veya baskı ve tehditle üyelikten istifa ettirmek için zaman kazandırmakta, sendika uzun süren yargılama süreci sonucunda kesin yetki belgesini alsa dahi üyesi kalmadığından toplu iş sözleşmesi imzalama imkânı ortadan kalkmaktadır.

Anayasa Mahkemesi, yapmış olduğumuz söz konusu 3 başvuruyu birleştirerek vermiş olduğu kararda“Eldeki başvuruda başvurucunun yetkili sendika olduğu tespit edilmesine karşın, uzun süren davalar boyunca başvurucu TİS imzalayamamış ve başvurucu sendikanın mensubu olan işçiler TİS çatısı altında toplanarak TİS’in sağladığı sendikal haklardan faydalanamamıştır” ifadelerine yer vererek, sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi ayrıca, uygulamada aynı şikâyetlere ilişkin davaların makul sürede sonuçlandırılmadığını, bu davalara ilişkin ihlal iddialarının yaygınlık arz ettiğini ve bu durumun yapısal soruna neden olduğunu belirtmiş ve TİS yapma hakkının etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayacak bir yasal sistemin bulunmadığını vurgulamıştır.

Anayasa Mahkemesi başvurumuza ilişkin kararında, DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikası’nın başvurusu üzerine Şubat 2024’te vermiş olduğu aynı konudaki kararına atıfta bulunmuştur. Söz konusu kararda, yeni ihlallerin önlenmesi için mevcut sistemin yeniden ele alınması gerektiği ve bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin korunması çerçevesinde tespit edilen yapısal sorunun çözümü için kararın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bildirilmesine karar verilmişti.

Anayasa Mahkemesi, istikrarlı bir şekilde verdiği kararlar ile sendikaların yetki tespit süreçlerine ilişkin sendika hakkının ihlal edilmesine neden olan yapısal sorunların varlığına işaret etmekte, bu konuda önlemlerin alınması ve gerekli yasal değişikliklerin yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Uzun yıllardır işçi sendikalarının sıklıkla gündeme getirdiği ve bir türlü çözüme kavuşturulmayan sorun gelinen noktada Anayasa Mahkemesince de ortaya konulmuş olup, 6356 sayılı Kanun’un 43. maddesi 5. fıkrasında yer alan “İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur” hükmünün “İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurmaz” olarak değiştirilmesi ile çözülebilecek bir sorunda daha fazla ısrarcı olunmaması gerekmektedir.

Yetki tespitine itiraz davaları yönünden kanunda yer alan ‘maddi hata ve süreye ilişkin itirazların 6 iş günlük süre içerisinde kesin olarak karara bağlanacağı, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’ın bir ay içerisinde karar vereceği’ gibi düzenlemelerin uygulamada yakınından dahi geçilemediği aşikârdır.

Sendika davalarına bakmakla yetkili ihtisas mahkemesi kurulması gibi uygulamalar dava süreçlerinin kısaltılması yönünden ihtiyacı karşılayamamaktadır. Yetkisiz mahkemede dava açılması, yargılama süreçlerindeki zorunlu aşama ve prosedürler, hâkim değişiklikleri, uzmanlaşma sorununun çözülememesi, istinaf ve temyiz olmak üzere iki aşamalı kanun yolu olması gibi nedenlerle yılları aşan yetki davaları ile karşılaşılmaya devam edilmektedir. Yetki ihtilafları her halükârda işçilerin sendika ve toplu iş sözleşmesi hakkına erişiminde en büyük engel olmaya devam etmektedir.

Yapılması gereken, Anayasa Mahkemesi kararları dikkate alınarak sendikaların yetki tespit süreçlerine ilişkin sistemin değiştirilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin acil olarak yapılmasıdır.

Örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden biri olan yetki itirazları sendikalaşma hakkını kullanılamaz hale getirmektedir. Sendikalaşma hakkı ve toplu sözleşmeli çalışma hakkı güvence altına alınmalıdır. İşçilerin birçok zorlukla mücadele ederek kazandığı toplu sözleşme hakkı yıllar süren mahkemeler aracılığıyla ellerinden alınmamalıdır.

İşçilerin özgürce sendikalarını seçebildikleri, toplu sözleşme hakkına erişebildikleri ve sendikalaşmanın önündeki tüm engellerin kaldırıldığı bir sendikal düzen için mücadelemize devam edeceğiz.

 

BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU

Karara erişmek için tıklayın:

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2021/35528

 

"Artık yeter! Geçinemiyoruz!" diyen DİSK'li metal işçileri olarak, "Gelirde Adalet, Vergide Adalet, Ülkede Adalet" talebimizi bir kez daha yükseltmek için Saraçhane'de düzenlenen İstanbul Büyük İşçi Buluşması'ndaydık.


Konfederasyonumuz DİSK’in çağrısıyla Gelirde Adalet, Vergide Adalet, Ülkede Adalet için düzenlenen bölgesel Büyük İşçi Buluşmalarının üçüncüsü, dün (25 Eylül) İstanbul'da gerçekleştirildi. Saraçhane Meydanı'ndaki İstanbul Büyük İşçi Buluşması'na Genel Eğitim Sekreterimiz Özcan Atmaca, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Fehmi Elmacı, Genel Merkez çalışanlarımız; İstanbul 1 Nolu, Gebze 1 Nolu, Gebze 2 Nolu ve Trakya şubelerimizin yöneticileri ve üyeleriyle kitlesel katıldık.

"İnsanca yaşamak istiyoruz", "Asgari değil, insanca yaşam", "Gelirde, vergide, ülkede adalet" sloganları atarak, döviz ve pankartlarımızla taleplerimizi yükselterek bir kez daha adaletsiz vergi uygulamalarıyla ekmeğimizi küçültenlere, Orta Vadeli Program (OVP) ile kıdem tazminatımız başta olmak üzere haklarımıza göz dikenlere karşı mücadele kararlılığımızı vurguladık.

Eylemde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bizi asgari yaşama, asgari ücrete, en düşük emekli aylığına mahkum edenlere, sendikal haklarımızı yok sayanlara, sermaye vergi almayanlara karşı buradayız. Sermaye vergi ödemek istemiyor. SGK tarafından denetlenmek istemiyor. İşçiye kıdem ve işten atma tazminatını, sendika tazminatını ödemek istemiyor. Çocuklarımızı MESEM tezgahlarında öldüren çocuk işçiliği yaygınlaştıran uygulamalara devam etmek istiyor. Biz ise asgari değil insanca yaşanacak ücretler istiyoruz. Vergide adalet istiyoruz! Ülkede adalet istiyoruz!" dedi. Çerkezoğlu, kıdem tazminatı hakkımıza el koyma girişimlerine karşı "Aklınızdan bile geçirmeyin! Ölmek var dönmek yok, tazminatı vermek yok!" diye konuştu.

Biz "Artık yeter! Geçinemiyoruz!" diyen DİSK Birleşik Metal-İş üyesi işçiler olarak gelirde, vergide, ülkede adalet için; emeğimiz, ekmeğimiz, geleceğimiz için; haklarımıza sahip çıkmak için sınıf kardeşlerimizle omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz!

Eylemden fotoğraflar ve videolar için bakınız: https://www.facebook.com/BirlesikMetal/posts/pfbid038P6aa82w3fnFmGhH3mupBDNngDCZJzwsjELwKUBECjPvfmyk4KQMbHbiqxrs1qUdl