MESEM Mesleki Eğitim Değil, Çocuk Emeği Sömürüsüdür
GÜNCEL
Genel Başkanımız Kocaeli'nde işyeri ziyaretlerine devam ediyor.. .
GATES işvereni, işçilerin haklı taleplerini karşılamak yerine grevi erteletmeye çalışmaktadır. Çözüm grev yasaklarıyla değil, işçilerin haklı taleplerini karşılamakla olur. GATES işçilerinin hakkını alacağımız toplu sözleşmeyi imzalayana kadar grevimizi her koşulda sürdüreceğiz.
İzmir’de, Ege Serbest Bölge’de faaliyette bulunan ve bir ABD şirketi olan Gates Endüstriyel Metal Kauçuk Sanayi ve Ticaret A.Ş. (GATES) işyerinde 27 Eylül 2023’te başlayan toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine, tüm yasal süreçlerin tamamlanmasının ardından sendikamız, üç fabrikada 350 işçi ile 8 Mart 2024’te greve çıkmıştır.
Sendikamız ilk günden beri işçilerin sorunlarının çözümünü masa başında aramaya çalışmış, yapıcı ve çözüme yönelik önerilerde bulunmuştur. Ancak, işverenin işçilerin yaşama koşullarını dikkate almayan ve uzlaşmaya da yanaşmayan, dayatmacı tutumu karşısında, üyelerimizin iradeleri doğrultusunda grev kararı almıştır. Bugün (13.04.2024) grevimizin 6’ncı gününe girmiş bulunmaktayız.
İşveren, işçilerin haklı taleplerini karşılamak, haklarını vermek yerine grevi erteletmeye çalışmaktadır ve bu amaçla Çalışma Bakanlığı’na başvuruda bulunmuştur. Öncelikle belirtmek isteriz ki işverene düşen görev, grev erteletme/yasaklama çabası yerine işçilerin sözlerine kulak kabartmak, işçilerin açlık ve yoksulluk sınırı altında çalışmasına ve yaşamasına son verecek bir zammı vermektir.
Grev yasaklarından hiç kimse medet ummamalıdır. Sendikamızın şanlı tarihi grev yasaklarını çöpe göndermenin örnekleriyle doludur.
Sendikal haklar bölünemez. Örgütlenme, toplu sözleşme yapma ve grev hakkı bir bütündür. Bu haklardan birinin herhangi bir gerekçe ile ortadan kaldırılması bir bütün olarak sendikal hakların engellenmesi demektir. Buna hakların bölünmezliği ilkesi denilmektedir. Dolayısıyla, grev yasakları, sendikal örgütlenme hakkına açık bir müdahaledir.
“Grev erteleme” adı altında grev yasakları tümüyle yasada belirtilen sınırlamalar yok sayılarak ve keyfi biçimde yapılmaktadır. 6356 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’na göre, “bir grev veya lokavt genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikte ise” ertelenebiliyor.
Grev erteleme başvurusunun yapıldığı bu işyeri, otomotiv yan sanayisi için üretim yapmakta ve gergi rulmanı üretmektedir. Üretilen bu mallar da ihraç edilmektedir. Zaten, işyeri de Ege Serbest Bölge’dedir; serbest bölgede bulunmasının anlamı, ihracat eksenli üretim yapmasıdır. Dolayısıyla yurt içi üretimle de ilgisi olmayan ve otomotiv yan sanayi için üretim yapan bir işyerinin ülkenin milli güvenliğini bozması abesle iştigaldir.
Bu ürünlerin üretiminin aksaması milli güvenliği bozucu nasıl bir etkide bulunacaktır, bunu anlamak mümkün değildir. Çalışma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığının böylesi bir yanılsama içine girmeyeceğini, grevimizi yasaklama girişimde bulunmayacağını düşünüyoruz.
Grev yasaklamaları, yasa ile belirlenen çerçeveye ve Anayasa’ya aykırı olarak yapılmaktadır. Ayrıca, ILO’nun 87 sayılı Sözleşmesine de açıkça aykırıdır. Konuyla ilgili ILO denetim organlarının çok sayıda kararı vardır.
Bunlara karşın, olası bir grev yasağına karşı bazı hatırlatmalar yapmakta yarar görüyoruz.
Son yıllarda bazı sözleşme süreçlerinde grev yasakları ile karşılaşıyoruz.
- 2015 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında 38 işletmede,
- 2017 yılında Bursa’da bulunan Asil Çelik işyerinde,
- 2017 yılında enerji sektöründe bulunan 4 işletmede,
- 2018 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında Sendikamızla birlikte 3 sendikanın örgütlü olduğu 179 işletmede,
- 2022 yılında Kocaeli’nde bulunan Bekaert işyerinde,
- Ve son olarak 2023 yılında Gebze/Kocaeli’nde bulunan Green Transfo Energy işyerinde,
grevlerimiz yasaklandı.
Binlerce işçinin grev iradesi iktidar tarafından çiğnendi ve grev erteleme adı altında yasaklandı. Böylece, binlerce işçinin grev silahı ellerinden alındı.
Çeşitli işyerlerinde Anayasa’dan doğan ve hukuksuz biçimde yasaklanan grev hakkımıza sahip çıktık ve grevlerimizi filen yaptık. Örneğin, 2022 yılında grevi yasaklanan Bekaert işyerinde 18 gün fiilen grev yaptık.
2016 yılında (Elektromekanik İşverenler Sendikası) EMİS ile yaptığımız grup toplu iş sözleşmesi sürecinde de grevimizin ertelemesine karşı devam ettirdiğimiz grevin 3’üncü gününde sözleşme imzalandı.
Geçen yıl da Gebze/Kocaeli’nde bulunan Green Transfo Energy işyerinde 1 gün fiilen grev yaptık ve aynı günün akşamında sözleşmemiz anlaşma ile sonuçlandı.
Ayrıca, 2015 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında 38 işletme için yapılan grev ertelemesi için Anayasa Mahkemesine yaptığımız başvuru sendikamız lehine sonuçlanmıştır ve mahkeme hükümete 50 bin TL para cezası vermiştir.
İktidarı ve işvereni uyarıyoruz: İşçilerin anayasal ve yasal haklarını kullanmalarına engel çıkarmayın. Grevlerimizi yasaklamayın. İşçilerin grev ve toplu sözleşmelerle elde edecekleri hakları patronlara peşkeş çekmeye kalkmayın. İşçilerin temel haklarına saygı gösterin.
Çözüm grev yasaklarıyla değil, işçilerin haklı taleplerini karşılamakla olur.
GATES işçilerinin hakkını alacağımız toplu sözleşmeyi imzalayana kadar grevimizi her şart ve koşulda sürdüreceğiz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
Güncel Haberler
Diğer videolar
Basın açıklaması
Basın açıklaması
TÜM SORUMLULAR HESAP VERSİN!
Yüreğimiz İliç’teki faciada halen kayıp olan işçilerle atıyor...
Erzincan’ın İliç ilçesinde, Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde dün siyanür ve sülfürik asit dağlarının çökmesi sonucu göçük altında kalan 9 işçiye halen ulaşılamadı. Çalışmalar sürüyor.
Yıllardır çevreciler, meslek odaları, hukukçular ve gazeteciler; çevreye siyanür saçan, yaşamı yok eden Anagold Madencilik’in kapatılması için mücadele ediyor, siyanürün Fırat Nehri’ne karışmasıyla bölgede etkisi on yıllarca sürecek bir doğa yıkımına karşı hükümeti uyarıyorlardı. Tüm bu uyarıları görmezden gelen hükümet, bu faciaya davetiye çıkardı.
Gerçeği yansıtmayan, taraflı hazırlanan ÇED raporları, bağımsız yürümeyen yargı süreçleri, cezasızlık politikası, alınmayan önlemler ve denetimsizlik felaketi getirdi. Dün maden sahasında meydana gelen göçük ve heyelanda, resmi açıklamaya göre 9 işçi, milyonlarca ton siyanürlü toprak altında kaldı. Siyanürün Fırat Nehri’ne karışma riski de artık daha çok.
Berat Albayrak’ın 2009 yılında CEO’luğunu yaptığı Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik ile Kanadalı SSR Mining ortaklığında kurulan Anagold Madencilik şirketi, 2010 yılından bu yana Erzincan Çöpler Altın Madeni’nde siyanürle altın madenciliği yapıyor.
Şirket, o günden bugüne defalarca hem çevreye verdiği zararla hem de alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleriyle gündeme geldi. 9 işçinin toprak altında kalmasının tek sorumlusu, işlediği çevre suçları nedeniyle kapatılması gerekirken kapasite artırımına giden şirket ve tüm uyarılara kulak tıkayarak şirkete arka çıkan, yol açan bürokrasi ve hükümet yetkililerdir.
Yabancı sermaye; insana, doğaya, emeğe düşman AKP hükümeti döneminde, kendi ülkelerinde yapamadıkları siyanürle altın arama işlemiyle ellerini kollarını sallayarak ülkemizin yeraltı-yerüstü kaynaklarını talan ediyor, işçileri ölüme sürüklüyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası olarak, yeraltı-yerüstü kaynaklarımızın peşkeş çekilmesine, sermayenin kâr hırsı uğruna işçilerin katledilmesine, milyonlarca canlının yaşamını etkileyebilecek çevre felaketine karşı, yaşamı, doğayı, emeği savunmaya devam edeceğiz.
Göçük altında kalan işçilerin sağ salim ailelerine, sevdiklerine kavuşmasını umuyor; göz göre göre gelen bu faciada sorumluluğu bulunan tüm şirket ve kamu yetkililerinin hesap vermesini istiyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
Mersen işvereninin işten atma saldırısına üyelerimizin yanıtı DİRENİŞ oldu
ÖRGÜTLÜYÜZ, HAKLIYIZ, KAZANACAĞIZ!
Fransız menşeli Mersen İstanbul Sanayi Ürünleri AŞ firmasının Kocaeli Gebze’deki fabrikasında işveren, bugün 4 üyemizi işten çıkararak sendika düşmanı uygulamalarına bir yenisini ekledi. İşverenin örgütlenme hakkımızı hedef alan bu hukuk tanımaz tutumuna üyelerimizin ve sendikamızın yanıtı, DİRENİŞ oldu.
Sendikamız Birleşik Metal-İş, savunma sanayii için elektrikli motor kömürü üreten, 60 civarında işçinin çalıştığı Mersen işyerinde Ekim 2022’de örgütlenmiş ve bakanlıktan çoğunluk tespitini almıştı.
İşverenin yetkimize itiraz etmesi sonucu süren dava, sendikamızın lehine sonuçlandı. Yasal toplu sözleşme sürecinin başladığı işyerinde işveren, toplu sözleşme için masaya oturma çağrımızı karşılıksız bırakarak görüşmelere katılmadı. Arabuluculuk süreci devam ederken baskılarını daha da artıran işveren, son 10 gündür “Sendikadan vazgeçin, sendika buraya asla giremez, devlet bizim arkamızda” gibi söylemlerle üyelerimizi yıldırmaya çalıştı.
Bu baskıların devamı olarak bugün 4 işçinin işten çıkarılması üzerine üyelerimiz, yasal ve anayasal haklarına sahip çıkmak için fabrika içerisinde demokratik tepkilerini ortaya koydu. Sendikamızın merkez ve şube yöneticileri, temsilcileri ve metal işçileri de fabrikanın önünde eylem yaparak Mersen işçilerinin haklı mücadelesine destek verdi.
Eyleme katılan Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Fehmi Elmacı, şunları söyledi:
“Tüm diyalog çağrılarımıza olumsuz yanıt veren, toplu sözleşme görüşmelerine katılmayan, işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskı yapan Mersen işvereni, şimdi de 4 üyemizi işten çıkararak sendika düşmanı tutumunu bir üst noktaya taşımıştır. Bu tutum karşısında üyelerimiz tek vücut olmuş, işten çıkarılan arkadaşlarına sahip çıkarak demokratik protesto haklarını kullanmaya başlamıştır. Direnişimiz devam ediyor.”
Mersen işverenine, işten çıkardığı işçileri geri alma ve sendikayla masaya oturma çağrısında bulunan Elmacı, “İşçilerin en temel, yasal ve anayasal hakkı olan sendikalaşma hakkına saygı duymak zorundasınız! Bu hakkın kullanımını engelleyerek suç işliyorsunuz. Biz sendikal haklarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Örgütlüyüz, haklıyız, kazanacağız!” diye konuştu.
İşçiler, “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Sendika hakkımız engellenemez” sloganları attı.
"Başka Ardalar ölmesin diye mücadeleyi yükselteceğiz!"
Sendikamız Birleşik Metal-İş, İstanbul Büyükçekmece’de (Hadımköy) staj adı altında çalıştırıldığı Özkanlar Metal adlı fabrikada iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren 14 yaşındaki Arda Tonbul’un ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Birleşik Metal-İş Trakya Şube Başkanı Beyhan Vatansever, 2 Şubat Cuma günü sendika avukatları ve uzmanlarıyla birlikte gerçekleştirdiği ziyarette aileye başsağlığı dileklerini iletti. Arda’nın ölümünün bir kaza değil cinayet olduğunu vurgulayan Vatansever, adaletin yerini bulması ve başka Ardaların ölmemesi için sendikamızın üzerine düşeni yaparak mücadeleyi yükselteceğini ve aileyle her zaman dayanışma içinde olacağını belirtti.
Ziyaretin ardından da bir açıklama yapan Vatansever, şunları söyledi:
“Arda, fabrikanın kapısından bile girmemesi gereken bir yaşta, metal işkolunda faaliyet gösteren bir fabrikada can verdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporuna göre, son 5 ayda çoğu MESEM öğrencisi 7 çocuk işçi, denetim ve gözetimden yoksun şekilde çırak ya da stajyer olarak çalıştırılırken hayatını kaybetti. Bu merkezler, devletin teşviki ve kamu kaynaklarıyla çocuk emeği sömürüsüne, çocuk işçiliğine yasal kılıf sağlıyor. Pek çok işverenin artık yeni işçi istihdam etmek yerine MESEM öğrencisi çalıştırdığına tanık oluyoruz; çünkü ceplerinden para çıkmıyor. Bu öğrencilerin sigorta primleri de ücretleri de İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. Metal gibi tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinin olduğu bir işkolunda bile ufacık çocuklar, ucuz işgücü olarak sermayenin insafına terk ediliyor.”
Devletin teşvikiyle MESEM programına kayıtlı öğrenci sayısının bugün 1,5 milyonu bulduğuna, bu öğrencilerin 300 bininin 18 yaşın altında olduğuna dikkat çeken Vatansever, “Bu çocukların çalıştırıldığı işyerlerinde öğrenci takibi ve gözetiminin, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri ile denetimlerin son derece yetersiz olduğu açıkça görülüyor. Kamu kaynaklarıyla teşvik edilen bu çocuk emeği sömürüsüne dur dememiz, olası çocuk ölümlerinin önüne geçebilmemiz için büyük önem taşıyor. Bu nedenle, Birleşik Metal-İş Sendikası olarak sorumluluğumuzun farkındayız ve üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” dedi.
Ziyarette konuşan Arda’nın babası Raşit Tonbul ise Birleşik Metal-İş’e dayanışmasından dolayı teşekkür etti. Çocuğunun ağır ihmaller sonucu öldüğünün altını çizen Tonbul, “Ne yaparsak yapalım bizim oğlumuz geri gelmeyecek, biliyoruz. Ama başka Ardalar ölmesin istiyoruz” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Arda Tonbul (14), Alkop Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi bünyesinde bulunan Mesleki Eğitim Merkezi’nin (MESEM) öğrencisiydi. Henüz birinci sınıftaydı. Haftada dört gün Özkanlar Metal Demir Çelik Endüstrisi AŞ’ye ait metal fabrikasında çalışıyor, bir gün okula gidiyordu. Fabrikada, 9 Ocak günü sac büküm makinesinin başında yalnız bırakılan çocuğun başı makineye sıkıştı. 16 dakika boyunca kimsenin görmediği Arda, kaldırıldığı hastanede bir hafta süren yaşam mücadelesinin ardından 15 Ocak’ta hayatını kaybetti. Arda, memleketi Giresun’da, henüz yedi aylıkken yitirdiği annesinin yanına defnedildi.