YanMenu

13
Eki

12 Eylül; Emeğe Karşı Sermaye Darbesi: Ne Unuturuz Ne Affederiz!

12 Eylül 1980 askeri darbesi ülkemizin ve bölgemizin her geçtiğimiz gün biraz daha kararan tablosunun miladı oldu. 1971 askeri muhtırasının yarattığı iklime rağmen yetmişli yıllar, özellikle DİSK öncülüğünde sınıf hareketinin oldukça yükseldiği yıllardı. 15-16 Haziran 1970’de Kocaeli ve İstanbul'daki yüzbinlerce işçinin sendikal hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için gerçekleştirdikleri büyük yürüyüş, ülkemizdeki emek ve demokrasi mücadelesinin en görkemli direnişi olarak tarihe geçti.

Bu kitlesel işçi direnişi, işçilerin moralini yükseltti ve işçi sınıfı kimliğinin oluşmasında büyük katkı sağladı. İşçilerin, işsizlerin, aydınların, sanatçıların, 68 kuşağından gençlerin yüzü bu destanın mimarı işçi sınıfına, DİSK’e ve Maden-İş Sendikası’na döndü.

DİSK’in öncülük ettiği; DGM direnişi, Faşizme İhtar Eylemleri, 141-142’ye Hayır kampanyası, halk ve emek düşmanı MC Hükümetlerine karşı yükselttiği mücadele yetmişlere damgasını vurdu. Özellikle MESS Grevleri, Maden-iş Sendikası’nı ve DİSK’i yükselen işçi sınıfı hareketinin ve dolayısıyla toplumsal mücadelenin öznesi haline getirdi.

Emekçi halkımızın; toplumun refahını, Türkiye’nin tam bağımsızlığını, aydınlanmasını ve demokrasisini, komşularımızla barışı inşa edecek düşünceyi sıçrama noktasına taşıdığını gören emperyalistler kanlı bir darbe tezgâhladı. Ülkemizin yüz akı birikimi; 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle karanlığa büründü.

12 Eylül askeri darbesi sadece maceracı birkaç generalin girişimi değildi. 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan iktisadi rota değişikliğinin, sosyal devleti ve sosyal hakları ortadan kaldırmak amacıyla kabul edilen neoliberal ekonomik politikaların bir dirençle karşılaşmadan uygulanabilmesi için askeri darbe yapıldı. Bu nedenle 24 Ocak kararları ve 12 Eylül askeri darbesi madalyonun iki yüzü gibidir.

12 Eylül cuntası parlamentoyu feshedip, siyasi partileri kapatıp tüm yetkiyi bir avuç generalin emrine verdi. Her türlü demokratik hak gasp edildi: Sendikal faaliyetler durduruldu, grevler yasaklandı ve toplu iş sözleşmesi hakkı askıya alındı. Basın-yayın, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri ağır baskı altına alındı. Ülkesinin geleceği için mücadele eden; işçiler, sendikacılar, öğrenciler, kadınlar, gençler gözaltına alındı, işkencelerden geçti, tutuklandı.

12 Eylül askeri darbesi açıkça sınıfsal tercihi sermayeden yana bir darbedir. 12 Eylül darbecileri amaçlarına ulaşabilmek için en önemli hedeflerinden birini DİSK olarak belirlediler. Darbeye hazırlık planı çerçevesinde, 12 Eylül’ün hemen öncesinde sınıfın öncü sendikacısı, Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler katledilmişti. Darbeciler biliyorlardı ki; işçi sınıfı öncülüğünde mücadele eden bütün kişi ve kesimleri ezebilmek için önce onların öncü gücü DİSK’i ve onun imalat sanayiinde lokomotif sendikası olan Maden-İş’i ortadan kaldırmak gerekiyordu.

12 Eylül Darbesi sonrasında;

  • Büyük sermaye yanlısı politikalar uygulanmaya başladı. 24 Şubat karalarıyla Neo-liberal ekonominin önü açıldı.
  • 1982 anayasası ve sonrasında yapılan düzenlemeleri içeren 2821-2822 sayılı sendikal yasalar işçi düşmanı, sermaye yanlısı bir ortam yarattı. Onlarca yıllık birikimle kazanılan işçi hakları ortadan kaldırıldı. Örgütlenme hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı başta olmak üzere bütün sendikal haklar budandı, işlemez hale getirildi veya kaldırıldı.
  • İşsizlik arttı, işçilerin alım gücü hızla düştü, işçiler yoksullaştı.
  • Binlerce işçinin çalıştığı, ülkenin gözbebeği kamuya ait fabrikalar, işletmeler yok pahasına satıldı, özelleştirildi.
  • Ülkemizin dağları, denizleri, gölleri, ırmakları, ormanları yağmalandı, doğamız tahrip edildi.
  • Kadın haklarını, çocuk haklarını ortaçağ kalıntısı gericilerin kirli dünyasına terk eden sürecin önü açıldı.
  • Eğitimin sisteminin içi boşaltıldı, bütün sistem piyasacı, gerici içerikle dolduruldu.
  • Sağlık, sosyal güvenlik neo-liberal politikalarla iğdiş edildi.
  • Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti hedefi ortadan kaldırıldı. Adım adım günümüzün gerici, vurguncu, tek adam rejimi inşa edildi.

Emekçi halkımızın on yıllar içinde bin bir cefayla var ettiği bütün birikim, “Aydınlık Türkiye” mücadelesi, 12 Eylül darbesiyle heba edildi.

12 Eylül 1980 darbesini ve darbe ürünü iktidarların halk düşmanı uygulamalarını bir kere daha şiddetle kınıyoruz. Darbe anayasasının yarattığı hukuk dışı ortam sayesinde iktidar olanların, demokratik bir anayasa da dahil halk yararına herhangi bir düzenleme yapamayacaklarını bir defa daha hatırlatıyoruz.

Türkiye işçi sınıfı ve işçi sınıfı dostları bilir ki; ülkesini sevenler yaşamak için mücadele etmek zorundadırlar.

Bizler, onurlu geçmişten aldığımız güç ve inançla; Maden-İş Sendikası’ndan Birleşik Metal-İş Sendikası’na en zor şartlar altında aralıksız mücadele edenleriz. Halk egemenliğine dayalı, bağımsız, laik, demokratik sosyal hukuk devleti için çalışmaya, emeği hak ettiği düzeye yükseltmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.

BİRLEŞİK METAL-İŞ
Genel Yönetim Kurulu